
AMOR FATİ
Olduğu karar olmadığı kader. Hayatta her şey gönlümüzce olamıyor. Üstüne üstlük üzüntüden ve acıdan kaçılamıyor. Güzel bir manzaranın kontürü ya da dünya vahasını besleyen pınarlardan biri ölüm diğeri yaşam. Zaten “yaşam ve ölüm birbirine akmaya yazgılı iki ırmak” değil mi nihayetinde? “Karşıt olan şeyler biraraya gelir ve uzlaşmaz olanlardan en büyük uyum doğar” (Herakleitos M.Ö 535-475). Üzüntü kadar sevinç de kapımızı çalabilir. Sevinçli haberlere “neden beni buldun” denmez ancak kötü olaylar ve dertlere “niye beni buldun” deriz. Bugün yarada Yaradan gizlidir diye bir söz duydum. Elbette “güneşe ve ölüme çıplak gözle bakmak zor”. Fakat dertlerin de sevinçler gibi birer konuktan ibaret olduğu da ortada. Ne sevinçlerin büyüsüyle sarhoş ne de kederlerin baskısıyla melankoli gerekmez. Rehavette işe yaramaz mücadele de. Sadece sizi yorar. Peygamberimiz sabır olay olduğu ilk saniyelerde gösterilir dermiş. Ben burada sabırdan kastın ilk anda sakin kalmak olduğunu anlıyorum. Sakin, pürüzsüz bir zihin en büyük servettir, erdemdir. “Çünkü geldikleri gibi giderler”. İnsan değişken ve çelişkileri olan bir varlık. İnsanın en mühim ilişkisi kendiyle kurabildiği ilişkidir. Kişiliği olmak kendiyle şefkatli, dürüst ve yalansız ilişki kurabilmektir. Kendiyle ilişki kurabilmek kaderiyle ilişki kurabiliyor olmak gibi bir şeydir . ki “ancak kişiliği olanın kaderi olur” (Hermann Hesse). Kendini bilmek büyük erdem/hikmet. Kendine ve kendi hayatına yukarıdan ve dışarıdan bakabilmek ise büyük ustalık istiyor. Bu ustalığa sahip olanlara bilge/kâmil insan diyoruz. Eğer saplantısız, açık zihinli, öğrenilmiş çaresizlikle duygusal/düşünsel olarak sakatlanmış biri değilseniz ve daha önemlisi hayatın kendi akışı içinde bir yolda ilerlediğine güveniyorsanız amor fati seninledir (kaderini sev, yazgı sevgidir/sevgi yazgıdır) .
deniz kıyısında bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır.
güneş onu yakıp kavurur.
o da tanrı’ya yakarır keşke güneş olsaydım diye.
“ol” der tanrı. güneş oluverir.
fakat bulutlar gelir örter güneşi, hükmü kalmaz.
bulut olmak ister. “ol” der tanrı. bulut olur.
rüzgâr alır götürür bulutu, rüzgârın oyuncağı olur.
rüzgâr olmak ister bu kez. ona da “ol” der tanrı.
rüzgâr her yere egemen olur, fırtına olur, kasırga olur.
her şey karşısında eğilir.
tam keyfi yerindeyken koca bir kayaya rastlar.
ordan eser burdan eser, kaya bana mısın demez!
bildiniz, tanrı kaya olmasına da izin verir.
dimdik ve güçlü durmaktadır artık dünyaya karşı…
bir sabah sırtında bir acı ile uyanır….
bir ihtiyar taşçı kayayı yontmaktadır. ..
amor fati yani kaderini sev -belki seninki en iyisidir
Dr. Kadriye IŞIKLAR