Köşe Yazıları

GÜZEL ŞEYLER

Duyu organlarımızla algıladığımız gerçeklik parmak izlerimiz kadar benzersiz . Duyu organlarından gelen elektrik akımı/titreşimleri  anlamlandıran ise kapalı bir kutuda varolan beynimiz. Zihnimizin içinde platonun mağarasında gibi yaşıyoruz adeta. Bakışaçınızı genişletemiyor, kendiniz kalarak, kendinizi keşfetmeye çalışmıyorsanız eğer zihniniz sizin en büyük hapishanenizdir. Her şeyin iyi, güzel ve doğrusunun  kendi algıladığımız kadar olduğuna saplanıp kalmak da bir çeşit “kendi zihnini tavaf etmektir”. Bambaşka gerçeklikler, yaşam formları, zengin bakış açıları, duyarlılıklar olabilir yaşamda. Elbette bunların hepsine ya da herhangi birine rastlamadan da geçebilir ömür. Ancak derinliksiz, kuru, tatsız bir hayat olur bu. Ne sevinci sevinç, ne kederi keder… Kendini dönüştürmek, “ana yazılımını” çözmek, neyi neden yaptığın ve hissettiğin üzerinde düşünmektir. Duygularınıbastırmadan onlarla yüzleşebilmek. Kendini de ötekini de  sevebilmek, affedebilmek, daha iyi bir insan  olabileceğine inanmak ve çabalamak, güzellikleri temâşâ  edebilmek…Renklerin, seslerin, maddenin, insanın oluş ve varoluş biçimlerine temas etmek pek zor değil. Zihin mağaramızdan çıkarak dünyayla tanışmanın, kaynaşmanın yolu tabiat ve sanat. Evrenin en derin gizlerinin ve güzelliklerinin  tozu var oralarda. Ki oralarda varolarak o toza bulanan gönüllerin nidasıdır,  sevelim sevilelim!Sanat ve tabiatın tesiri sağanak yağmurda ıslanmak gibi değil de daha çok siste yürümek  gibidir. Farketmeden yavaş yavaş ıslanırsınız…

ne içindeyim zamanın

ne de büsbütün dışında

yekpare geniş bir an’ın

parçalanmaz akışında

Ahmet Hamdi Tanpınar

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu