Parla
Tur otobüsleri sıra sıra park ediyor.
Ziyaretçiler eve yaklaştıkça yüzlerinde bir gülümseme, heyecan.
O kadar kalabalık ki görevliler belirli aralıklarla içeriye alıyor önce avluya sonra eve.
Bu anı düşünüp hazırlıklı gelenler var. Bayraklar çıkarılıyor soğuğa aldırmayıp içlerindeki tişörtle kalıyor ziyaretçiler.
Ve orta kattan başlayıp bahçe katında biten bol yutkunmalı, minnetli ve hayretli bir seyahat başlıyor.
Her köşe fotoğraflanıyor, selfilerin en gururlusu çekiliyor.
Çünkü 1881-1919 filminde Enver Paşa’ya hitaben:
“Benim Selanik’imi tek bir kurşun atmadan bırakmışlar, arkalarına dönüp bakmamışlar.Senin için vatan neresi? Bu çöller mi Ortadoğu mu?” diyen Ata’mızın doğduğu evdeyiz.
Sizi bilmem ama ben Anıtkabir’i dolaşınca da burada da şunu hissettim, hissediyorum:
Bu toplumun tutkalı nasıl ki bayrağımız, marşımız ise bir diğeri de Mustafa Kemal Atatürk sevgisidir.
Herkesin gözleri mutlulukla heyecanla mı parlar?
Hep Atatürk’ün yolunda “Parla Hilal ve Yıldızım.”