KAVUŞUM
Kırk yıllık ara vuslata erdi. Maviliklere kavuştum. Koskocaman 40 yıl nasıl çabucak geçti. Zaman bize şaka yapıyor olabilir mi? Kavuşmayı niye bu kadar beklemişim, bilmiyorum… Tahmin ediyorum hatta inanıyorum ki çocuklarımı büyütmeyi hedefledim. Başkentte olmanın sanat, kültür ve çeşitliliğe kolayca ulaştırması çok güz eldi. Öte yandan verdiği zihin, beden ve ekonomik yorgunluğuyla karşılığını da ödetiyordu. Yine de üniversiteyi Ankara’da okumanın harcıma kattıkları çok büyük. Benim için mühim insanları hatta hayal bile edemediklerimle tanışabildim kimisiyle ahbaplık kurabildim, dost olabildim. Anılar, insanlar, fikirler, kitaplar, felsefe, tasavvuf beni hep beslemiştir. Şehir zaten bunlarla güzeldir. Barış Manço’yu Orkut stüdyosu konserinde dinlemiş olmak, Burhan Öçal, Saadettin Ökten, Sunay Akın, Turgut Özakman, Nihat Genç, Kemal Sayar, Gülriz Sururi ile tanışmış olmak ve Yıldız Kenter’i Ankara Sanat tiyatrosunda izlemek vb. İstanbul’un Nazım Planı kitabının kapağına çizdiği İstanbul silüetinin altını “Kadriye için İstanbul kadar sevgi” yazarak imzalayan Sunay Akın’ın inceliği… Benim kıymetlilerim…Zaman ırmağında gözlemleyemediğimiz b bir başlangıçtan yine göremediğimiz bir sona doğru akıyoruz. Ben hem inancım gereği hem kalben zaman ırmağında adeta bir film ya da oyunun akışında olduğu gibi aktığımızı düşünürüm ve hissederim. Akış kimi zaman rafting yaptırır kimi zaman ninni söyler kimi zaman da dengeler ve destekler. Akışa tabi olmaya zuhurata tabi olmak der sufiler. Zuhurata tabi olmak ırmağı, doğayı, kendini, yolu ve akışı temâşâ* ederek güzel. Hali hazırda kavuşmuşken diyebilirim ki temâşâların en güzeli ummana olandır.
*Kubbealtı sözlüğü: Maddî ve mânevî âlemlerdeki ilâhî güzellikleri, Allah’ın tecellîlerini seyretme (tasavvuf)
Yazar: DR. KADRİYE IŞIKLAR