Köşe Yazıları

ERDEM ARKADAŞLIĞI

Yedi bilgelik okulu’nu henüz tamamladım. Antik Yunan, Roma, Uzakdoğu, Avrupa ve nihayet Anadolu’ya ulaşırken, kalbi ve zihni dirilten, ilham verici bir serüven yaşandı… Serüvendi çünkü gördüm ki şu gök kubbe altında söylenmedik hiçbir şey kalmamış. Yıllardır çeşitli eğitimlere katılmış ve kitaplara meraklı biri olarak diyebilirim ki her felsefe okulundan öğrenilebilecek çok şey var. En mühimi, insana ve güzel bir hayatın nasıl yaşanacağını dert edinmişler…Bir tür “hakikat avcısılar”. Nihayetinde her biri farklı fikirlere, bakışlara, düsturlara, odak noktalarına sahipler. Altın ortalama, erdem arkadaşlığı ve eudamonia (Aristo), hedonik hesap ve ataraksiya (Epikür), içsel özgürlük, kontrol ikilemi , amorfati, memento mori (Stoa),Özgünlük isteği (varoluşçuluk), Junzi (asil insan) ve zhi(bilge) (Konfüçyüs), egonun sönüşü/nirvana (Budizm),kalbin yatışması/huzuru (Tasavvuf)…Gördüğüm kadarıyla bu okullar hakikat perdesiniaralamaya, onun ışığının bir ya da birden fazla huzmesini yakalamaya çalışmış, Mevlana’nın “fil hikayesinde” olduğu üzere yakalamışlar da … Böylece şifalı ve neşeli bir hayat reçetesi sunmuş. 

Aristo, boş zaman kazanmak için çalışırız demişBoş zamanı boşluğa teslim edemeyiz. Orası bizim hayatımızı ördüğümüz, şifalandığımız, neşelendiğimiz, düşündüğümüz, dostlarımızla ve kendimizle görüştüğümüz yerdir. Stoacılığın kontrol ikilemini kullanarak elimizden geleni ve gerekeni yaptıktan sonra olayları akışına bırakabiliriz  ancak varoluşumuzu akışa bırakamayız. Çünkü bu,hayatlarımızı, sosyal medya, diziler, medya, iş ve kişisel çevremizin insafına bırakmışız demektir. İnsanın kalbi ve zihni; kulağı ve gözüyle  şekillenir. Mesela Epikürün bahçesinde bir ömür acıdan kaçarak saklanabiliriz. Oysa bugün bahçıvansak da bilinmeyen bir gelecekte bahçenin kendisi olacağız. Çünkü memento mori, ölümü hatırla, dünya kimseye kalmıyor.

Günlük hayat, iş hayatı, okul ve aile; özgürlük, ölüm ve varoluşa ilişkin sorularımıza yanıt vermekte yetersiz kalabilir. Hayatın bir anlamı var mı, varsa bu anlam nedir,   anlamlı (iyi, doğru ve güzel)  bir hayat nedir , ben bu hayatı nasıl yaşarım, hayatımı nasıl kurgulamalıyım, nelere ihtiyacım var  gibi tamamen biricik ve bize özgü yanıtlarını keşfetmek gereken sorular, derin düşünmeyi, içsel gözlemi- keşfi gerektiren güçlü ve büyük sorulardır. Yanıtlarımız kişiliğimizi oluşturur, farkında olsak da olmasak da. Gündelik hayat rutininde gözümüzden kaçabilseler de hayat tercihlerimizi, kararlarımızı, düşünce ve davranış şekillerimizi (dinlediğimiz müzikten, okuduğumuz kitaba, giyim kuşamımızdan, insanlarla bağ kurma biçimimize, hayat hedeflerimize vb.) hatta hislerimizi şekillendirirler. 

Daha bilgece bir yaşam için felsefe, filozofların sözlerini ezberleyip aktarmaktan fazlasıdır, onlarla birlikte düşünerek daha bilgece yaşamla ilgili keşiflerdir. Felsefe her şeyden önce kendi aklıyla düşünmek cesaretidir ve yine felsefe, varoluşun bir amacı var mı, bu amaca uygun olarak zamanımı (hayatımı) nasıl kullanmalıyım, ölüm gelmeden önce özgürlüğümle neler yapmalıyım gibi insanı kendini inşa etmeye kışkırtabilecek sorulara  insanlığındüşünce birikiminden alınacak yanıtlarla ve ilhamla otantik/özgün hayat hikayemizi yazmamıza erdem arkadaşlığı, bilgece  yoldaşlık edecektir. Sözün özü, bu güzel eğitim bana “erdem arkadaşlığı” yapıyormuşuz hissiyatı verdi. Kuvvetle muhtemeldir ki, zaman nehrinde daima temaşa, tefekkür, sevinç, hüzün ve şükürle varolmakta yedi bilgelik okulukapılar açacak…

Ne istiyorsun?

   -Aradığımı

Peki arıyor musun?

   -Hayır

Nasıl bulacaksın o zaman!

   -Ya bende bulunmak istiyorsam aradığım tarafından…

Bu yazıyla bir şekilde karşılaştıysanız, bilgelik de sizi arıyor olabilir

Dr. Kadriye IŞIKLAR

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu