
Türkiye’de Doğurganlık Oranları Alarm Veriyor: Neden Bebek Sayısı Azalıyor?
Şehirleşme, ekonomik zorluklar ve değişen yaşam tercihleri doğurganlık hızını etkiliyor.
Türkiye’de doğurganlık oranları uzun süredir düşüş eğiliminde. TÜİK verilerine göre, son yıllarda doğurganlık hızında artış kaydedilen bir yıl bile yok. Türkiye, hem dünya hem de Avrupa Birliği ortalamasının altında kalmış durumda. Bu durum sadece demografik bir konu olmaktan çıkıp ülkenin geleceğini etkileyen stratejik bir mesele haline geliyor.
Peki bu düşüşün ardında ne var?
Uzmanlara göre şehirleşmenin hızlanması, ekonomik zorluklar ve kadınların iş hayatında daha fazla yer alması bu süreci tetikliyor. Ancak sadece bu nedenlerle sınırlı değil. Toplumun yaşamdan beklentileri de ciddi şekilde değişiyor. Eskiden evlenip çocuk sahibi olmak bir başarı ölçütü olarak görülürken, artık bireyler daha çok gezmeyi, tüketmeyi ve özgür bir yaşam sürmeyi önceliklendiriyor. Bu da çocuk sahibi olma kararını ya erteliyor ya da tamamen ortadan kaldırıyor.
TÜİK’in verileri, doğurganlık oranlarının giderek azaldığını ortaya koyarken, genç nüfus oranında da gerileme yaşanıyor. Önceki yıllarda genel nüfusun önemli bir kısmını oluşturan gençler, artık daha küçük bir dilimi temsil ediyor. Bu da uzun vadede hem iş gücü piyasasını hem de sosyal güvenlik sistemini tehdit ediyor.
Durumun ciddiyetine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, doğum oranlarındaki azalmayı “tehlike” olarak nitelendirmişti. Bu kapsamda Nüfus Politikaları Kurulu ve Aile Enstitüsü’nün kurulması kararı alındı. Bu kurulların doğurganlık oranlarını artırıp artırmayacağı ise kamuoyunda tartışma konusu.
Peki sizce Türkiye’de düşen doğum oranları nasıl artırılabilir? Bu düşüş sizce de kaçınılmaz mı, yoksa tersine çevrilebilir mi?