Köşe Yazıları

Dedemin Sevdası

Annemin babası yıllarca direksiyon başında olmasından mı yoksa genetik mirasından mı göz rahatsızlığından dolayı iş hayatına erken veda edip evde zamanını geçirmeye başlamıştı.
Tam da benim 4-5 yaşlarıma denk gelen zamanlar.
Malum çalışan anne çocukları ya anneannesinde ya da babaannesinde büyürdü o dönemler.
Ben anneannemde büyüdüm.
Dedemin emeklilik arkadaşıydım bir nevi.
Büyüklerin evleri hep hareketlidir.
Gün içinde çocuklar gelir, torunlar gelir, komşular gelir gider.
Ev boş kalmaz, içilen kahveler bakılan fallar son bulmaz.
Bulduğunda da dedem benle konuşurdu.
Diyalog halinde değil de monolog halinde.
Ve hep zeytinden zeytinyağından bahsederdi.
Şu zaman sürülmeli, toplanmalı, mahsül tahmin edilmeli.
Her geçen yıl gözleri kötüye gitse de zeytine dair hayalleri, yorumları bitmezdi.
Ben ortaokula gidene kadar da bunları hep dinledim.
Toplanan mahsülden kaç kilo yağ çıktığı, kaç asit olduğu en heyecanla beklediği sonuçlardı.
“3 asite yakın çıktı baba.”
“Olsun kızartmada kullanırız.”
Zeytinyağı O’nun için hep olsundu.
Kahvaltısının kraliçesi de zeytinyağıydı.
Bazı sabahlar yarım çay bardağı içerdi de.
Yağmur yağdı mı!
“Ooo iyi gelecek zeytinlere”
O kadar anlattım ki!
Sanırsın dedemin binlerce ağaç zeytini vardı.
Siz deyin 30 ben diyeyim 40 hadi 50 olsun.
Tam hatırlayamıyorum.
Ama dedem yaşamayı o kadar ciddiye almış ki!
Artık hiç göremediği zamanlarda “Beni bir Bıyıklı’ya götürün mahsül var mı, bakayım” derdi.
Öyle çoluk çocuğa kalır diye değil yaşamak ağır geldiğinden zeytin diken, büyüten, bakan zeytincilerimiz mahsulünüz bereketli olsun.
Hayırlı hasatlar.
Dede, toprağın bol olsun.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu